Okulumuz öğrencilerinden Melike Şeyma BILDIRCIN "GENÇLERDEN ECDADA MEKTUP" yarışmasında Türkiye 3.cüsü olmuştur. Başarılarının devamını diliyoruz.
Ey Şühedalar,
Sarıkamış buz ise, Çanakkale ateş! Sarıkamış beyaz ise, Çanakkale kan kırmızı! Sarıkamış dağ ise, Çanakkale vadi! Ama Sarıkamış Mehmet ya, Çanakkale hep Mehmet!
Destan, tarihe gömülmüş hikayelermiş değişirmiş zamanla. Ağızdan ağıza abartılırmış. Ama sen hiç değişmedin Çanakkale! Sen hep destandın ama tarihe de gömülmedin! Her şehidin ismini bir taşa yazıp diksek de, sen yazılı bir tarih değil, sol tarafımıza ''Kazılı bir destan'' oldun. Tüm şehitlerimizle beraber sizi yere gömdük; ama hep o gökteki kırmızı bayrağa bakınca hatırladık sizi! Biz sizi böyle yücelttik. Hilalin masumluğunu yıldızın parlaklığı gibi hissettik ve işledik sizi sol tarafımıza.
Herkes benzer şeyler söyledi sizin için. Her satır bir başka anlattı sizi bize. Hepsi tastamam sizdi; ama noktası yoktu hiçbir cümlenin. Biz bilmiyorduk tek kurşun atmadan ölmenin nasıl olduğunu. Kalemi beyaz sayfalarımızda kıpırdatırken, çoğumuz o top seslerini dinlemedi. Her saniye ölümün, nefes gibi ensemize üflediğini anlamadık. Bazılarımız duydu, gördü ve hissetti. Ama hiçbirimiz öyle ölemedik! Ne anlamak ne de anlatmak mümkündü bizim için... Ama biz sizi her köşeye, her kağıda yazdık şehidim! Ama o destanın en güzel, en dolu mısrasını yazamadık hiç. Düşmana karşı ölmenin, sualsiz Cennete girmenin anlamını boş bıraktık, atladık.
Biz sıcak yatağımızdan kalkıp güvenle okula gidip de okuduk sizi. Size yoktu okul ya şehidim! Tarlanı, okulunu, bağını bırakıp koşmuştun sen. Biz nice çiftçi Hasanlar, Doktor Ahmetler gömdük de, kanla suladık bir de o toprakları. Namusumuz için koca bir duvar oldunuz yurdumuza. Ezan sesi dinmesin diye, ezanı yankılattık düşman kulağında! Ve hepinize ancak bu kadar layık olacak bir isim verdik. Biz size her satırda ayırıp eksiltmeden " Mehmet" dedik! Ah o anaların dualarıyla sizin tekbirleriniz birleşseydi de büyüyüp büyüyüp yükselseydi göğe. Düşman inancınızın kuvvetinden dümen çevirir kaçardı elbet. Ama bu ya, zaten böyle yazdı tarih. İki kelimeyle anlattı. "Çanakkale Geçilemez!" dedi.
Yeşil Çanakkale savaşla kurumuş, ot bitmez olmuştu ama biz yurdun her karışının bereketini ulaştırdık size. Her ana oğul seçmeden bir gömlek dikip koydu o bohçalara. Çanakkale kurumuştu ama destan çok taze yazılıyordu aslında. Gök kırmızı, yer kırmızı; şehidim sen kıpkırmızıydın! Koskoca bir 57.Alaydın! Koskoca bir babaydın! Silah başında asker, toprak üzerinde komutan, Allah katında şereflenmiş bir kuldun... Sen her destanda " Mehmet"tin. Bu kağıtta ise Çanakkalesin!
Kanla ıslanmış toprakta, dizlerinin üzerinden hızlıca kalkıyorsun. Elinde, kim bilir kaç yiğitin elinden geçmiş bir tüfek... Teçhizat az. Koşmak için adım atıyor, tekbirle gürlüyorsun düşmana. Belki tek kurşun bile atmadan, belki de tüm bir alayı yere serdikten sonra soğuk birkaç mermi sımsıcak vücuduna tezat, delip geliyor kalbini, ciğerini...
Yere yığılıp sıcak kanın gömleğine bulaşmasını hissediyorsun. Düşman-Türk demeden üzerine basıp da geçiyorlar senin. Ama sen 'Şehit' liğin asıl özelliğini o an yükleniyor; o muazzam görüntü ile şerefleniyorsun. Alemlerin Rabbi, o noksansız cemalini ve muntazam Cennetini açıyor sana... Tek sual sormadan. O sırada başında biri duruyor, üzerindeki kanlanmış gömlekten anlıyorsun Türk olduğunu... Kim bilir hangi ananın gömleği, hangi kızın sevdiği? Elleriyle gözlerini örtüyor ve fısıldıyor sana, "Git." diyor. "Sen git kardeşim. Toprakları namustan emin kıldığımızı bilelim, biz de geliyoruz!"
Bunu yazmak kolay. Hissetmek her şeyden zor. Yaşamak her şeyden güzel... Sen eksik kalma şehidim... Bu toprak daha nice Mehmet, nice ana dolu! Ve hepsi, hepimiz en ufak bir saldırıda dine ve namusa askeriz! Destan hala yazılıyor şehidim! Sen şerefinle mutlu ol, Allah bizimledir!
MELİKE ŞEYMA BILDIRCIN
371 10/C
Adres:
BARUTLUK MAH. KARA EMİN CAD. YENİCE SOK. NO12 EDİRNE
Telefon
02842148191